“Adım Adım Umuda” belgeseli gösterimde..

0

Türk Tıbbi Onkoloji Derneği (TTOD) tarafından hayata geçirilen “Adım Adım Umuda” belgeseli gösterime girdi. Belgeselde ‘meme, prostat, akciğer kanseri’ teşhisi alan üç farklı hastanın iç dünyaları anlatılıyor. Hekimlerin de konuştuğu belgeselde kanserle mücadelede tıbbın geliştiğinden bahsedilerek, umut ve mücadeleyle bu hastalıktan kurtulmanın mümkün olduğu vurgulanıyor.  

TTOD tarafından Pfizer Onkoloji’nin katkılarıyla hayata geçirilen “Adım Adım Umuda” belgeseli kanserle mücadele eden yüzlerce hastaya yalnız olmadıkları, umutlarını kaybetmemeleri mesajı veriliyor.

Belgeselde prostat kanseriyle mücadelesini kendi ağzından anlatan 50 yaşındaki Mehmet Çoban, biyopsi ve ameliyat korkusu nedeniyle tedaviye 10 yıl geç başladığını söylüyor. Çoban, “Tamam kanser hücresi taşıyorum, ama kanser benim ecelim değil. Eskisi gibi değil birçok şey var şimdi. Tıp ilerledi, tedavi var” diyerek durumunu açıklıyor.

22 YAŞINDA KANSER TEŞHİSİ  

1996 doğumlu Eda İnce ise Muğla Üniversitesi Turizm Bölümünden mezun. Eda’ya okulunun son senesinde memesindeki yumruyu fark etmesi üzerine 22 yaşında meme kanseri teşhisi konuldu.

Eda’ya yapılan tetkikler sonucu kanserin koltuk altı lenfine ve karaciğerine metastaz yaptığı ortaya çıktı. Kemoterapiye iyi yanıt veren Eda, kanserin yarattığı duygusal zorluklarla mücadelede yoganın çok yararını gördüğünü anlatıyor. Bugün yoga eğitmeni olan Eda, “Kanser de yogaya benziyor. Her şey olması gerektiği zamanda oluyor” diyor. Bugün ameliyat olmadan kemoterapi sonrası gerileyen kanserine, son müdahale hedefe yönelik tedavilerle yapılıyor.
 
“DİK DURACAĞIM, SAĞLAM DURACAĞIM”

1960 doğumlu, İzmirli Hakkı Engin Erenel, 2015 yılında ağır bir soğuk algınlığı geçirdi ve geçmeyen sırt ağrısı nedeniyle doktora gitmeye karar verdi. Yapılan tetkikler sonucu Hakkı Engin Erenel’e akciğer kanseri teşhisi konuldu. Erenel, ilk başlarda endişeli olsa da doktoruna çok güvendi ve tedavi sürecinde doktorunun dediklerinin dışına hiç çıkmadığını söylüyor. Laparoskopi yöntemiyle akciğerinin bir lobu alınan ardından hem kemoterapi hem de ışın tedavisi gören ve iş hayatına devam eden Erenel, gelen teklif üzerine Bozcaada’ya taşındı ve bir restoranın hem şefi hem de DJ’yi olduğunu söylüyor.

Erenel, “Ben bu kafayı bozmayacağım. Dik duracağım. Sağlam duracağım. Bozcaada’da inanılmaz bir oksijen var. Gürültü yok, insan kargaşası yok. Stresten uzaksınız. Uyku düzenim çok yerinde. Güneşle besleniyorsunuz. Moralinizi bozacak olaylar olmuyor, burada her şey çok kıvamlı” diyor.

HASTALAR NORMAL HAYATLARINA DÖNMEK İÇİN BAŞKA DERTLERLE MEŞGUL OLMALI

Kanser alanında hedefe yönelik tedaviler devrim niteliğinde bir fark yarattı diye belirten Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. N. Serdar Turhal şunları söyledi:

“Tanı konabilmek için yöntemlerde birtakım değişiklikler oldu; moleküler genetik tetkikler ortaya çıktı, hastaya tanının konulması için likit biyopsi yöntemi keşfedildi. Bu yöntemle de “iğneyle” parça almak yerine, hastanın kanını alıp 1 milyon hücrenin içinden bir tane bile tümör hücresini seçebilen cihazlarda analiz yapabilme imkânı geliştirildi. Özellikle ameliyat olmuş, tümörü şifahen çıkartılmış, sonrasında koruyucu tedavi almış hastalarımıza her zaman için söylediğimiz mümkün mertebe tabiri caizse bu hastalıkla yatıp kalkmamaları, devamlı onun üzerinde düşünmek yerine normal hayatlarına dönmeleri ve başka sorunlarla, başka dertlerle meşgul olmaları. Çünkü devamlı bu hastalığı kafalarında kurgulayan hastalarda hastalığın seyrine olumsuz bir katkısı olduğunu düşünüyorum.”

İNSAN HAYAL ETTİĞİ SÜRECE YAŞAR

TTOD Önceki Dönem Başkanı Prof. Dr. Mahmut Gümüş ise şu açıklamayı yaptı: “İnsan ümit ve hayal ettiği sürece yaşar. Bunu ben çok önemsiyorum. Bu konularda hastalara destek olmak, onlara yol gösterici olmak bir takım çözüm önerileri sunmak, ümitlerini ayakta tutmak, canlı tutmak çok önemli. Bir hastamıza bir tedavi verirken bununla ilgili ne tür sorunlar yaşıyor, gece rahat uyuyor mu, herhangi bir ağrısı oluyor mu, mutlu mu, huzursuzluğu var mı bunlar belki hastalığıyla direkt ilgisi olmayan konular ama bu konuların da özellikle gündeme getirilip bunlara çözüm bulunması da çok önemli. Kanserin, yıkıcı, korkutucu bir hastalık olmasından çıkarıp, birlikte yaşanan, yapılan tedavilerle baş edilebilen bir hastalık haline getirmek istiyoruz.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz