Bahçeli: Milletvekilliklerinin düşürülmesi, adaletin ve demokrasi ahlakının zorunlu bir gereğidir

0

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, iki HDP’li, bir CHP’linin milletvekilliklerinin düşürülmesinin adaletin ve demokrasi ahlakının zorunlu bir gereği olduğunu savundu.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türkiye’yi Hedef Alan Sinsi, Sivri ve Stratejik Tehditler” konulu yazılı açıklamasında, Türkiye’yi kapsam ve hedefine alan stratejik tehditlerin mahiyetinin çeşitlendiğini, muhtevasının çetrefilleştiğini ve çetin bir hal aldığını bildirdi. 

Milli hassasiyetleri tahriş, milli hakları taciz, milli haysiyeti tahrip etmek için sürekli tertip ve tezgah kurgulayan iç ve dış odakların Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak amacıyla menfi ve menfur operasyonlarını devamlı güncellediğini belirten Bahçeli, Türkiye düşmanlarının dört bir koldan ısrarla geldiğini, akıl, ahlak ve aidiyet ölçülerini tümden kaybetmiş iş birlikçi ve ihanet kafilesinin, milli birlik ve dayanışma ruhunu boğmak için hesap üstüne hesap yaptığını kaydetti. 

Bahçeli, “Gerçekleri çarpıtmak geldiğimiz bu aşamada imkansızdır. Türkiye’nin zafiyetini kollayan, açığını kovuşturan, olmayan acziyet ve ataletini konuşan çıkar lobisinin yerli ve yabancı uzantılarını bundan sonra gizleyip saklayacak hiçbir maske kalmamıştır. Yağmura ve rüzgara dayanıksız, kağıttan kaplandan farksız olan Türkiye muhaliflerinin tuzakları beyhude, iftiracı ve izansız taarruzları boşunadır. Bunlar ne yaparsa yapsın muvaffak olamayacaklardır. Feraseti yüksek aziz milletimiz karanlık niyetlerin, kapalı devre çalışan servis elemanlarıyla hıyanet figüranlarının ziyadesiyle farkında ve bilincindedir.” değerlendirmesinde bulundu.

Gelinen bu aşamada, Türkiye’nin iç ve dış stratejik tehditlere direkt maruz ve muhatap olduğuna işaret eden Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:

“Libya’daki haklı, hukuki ve meşru varlığımız dış güçleri rahatsız ettiği gibi CHP’yi ve ittifak ortaklarını da telaşlandırıp ürkütmektedir. Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’yle 27 Kasım 2019’da uluslararası hukuk kurallarına uygun şekilde imzalanan ‘Güvenlik ve Askeri İş birliği Mutabakat Muhtırası’ ile ‘Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası’ bölgesel dengeleri etkilemekle kalmamış lehimize çevirmiştir. Doğu Akdeniz’deki egemenlik haklarımız bu sayede güçlü olarak savunulmuş, bununla birlikte güvenceye kavuşturularak teyit ve tescil edilmiştir.”

“Hafter’in mevzi kaybı Zillet İttifakı’nı sukutu hayale uğratmıştır”

MHP Genel Başkanı Bahçeli, Türkiye’nin tarihin sesine kulak verdiğini, coğrafyanın mesajına dikkat kesildiğini ve deniz ile kara sınırları üzerinde kuşku uyandıran mesnetsiz şayia ve şaibelerin sabırla üstesinden geldiğini belirtti.

Türkiye ile Libya arasında kurulan diyalog köprülerinin tarihsel, kültürel ve ülkesel müktesebata müzahir olacak şekilde tesisi ve temininin sağlandığına işaret eden Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Darbeci Hafter’in işgal ve yıkım girişimleri boşa çıkarılmıştır. Kiralık tetikçilerin komploları çuvallamıştır. Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Mısır, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri, hatta Suudi Arabistan gibi ülkelerin yanı sıra iç işgal cephesi de Türkiye ile Libya arasındaki müspet ilişkileri asla hazmedememişlerdir. CHP, emperyalizmin sınır bekçisi olmak uğruna milli hedeflere kara çalmış, zalim planların tedarikçisi ve teşvikçisi konumuna göz göre göre düşmüştür. Siyasetin ayrık ve ayıplı markası CHP’nin bu durumu yürek yaralayıcı, utanç vesikasıdır.

Libya’da Hafter’in mevzi kaybı, istila ettiği yerlerden aşama aşama çekilmek zorunda kalması Zillet İttifakı’nı sukutu hayale uğratmış, ters köşeye yatırmıştır. Türkiye’nin kaybına umut ve siyasi ikballerini bağlayanlar küresel zulmün içimizdeki taşeronlarıdır. Milli varlığımızın karşı kutbunda birleşen, bekamıza diş bileyen, pusu kuran, çevremizi önce boşaltıp sonra da kuşatmak isteyenler kandan nemalanan zalimlerdir. 

Son gelişmeler, heveslerin kursaklarda kaldığının ispat ve ilanıdır. Ne var ki, Libya merkezli oyunlar bitmeyecek, pis senaryolardan vazgeçilmeyecektir. Stratejik tehditlerin dozajında herhangi bir azalma bu ortam ve şartlar dahilinde oldukça zor ve zahmetli bir zamana ihtiyaç duymaktadır. Türk milletinin dayatmayla Anadolu’ya çekilip içe kapanması, etrafındaki hadiselere ilgisiz ve iradesiz yaklaşması, herkes bilmelidir ki vatanı orta ve uzun vadede tamiratı ve telafisi neredeyse imkansız risklere mahkum edecektir. CHP-İP-HDP’nin istediği de budur. Kovid-19 sonrası yeni bir dünyanın çatısı örülüp kapısı aralanırken milli ve haklı davalarımızdan taviz vermemiz, tarihin gerisine düşmemiz, bizzat içinde olmamız gereken olayları yedek kulübesinden izlememiz düşünülemeyecektir. Bu nedenle CHP yanılmıştır, yanlışa düşmüştür, yanlış ata oynamıştır. CHP tutsak alınmış, FETÖ-PKK-küresel vampirlerin yörüngesine girmiştir. İnanıyorum ki emel ve eylem ortaklarıyla birlikte hukuki ve demokratik bedeli de mutlaka ödeyecektir.”

“Rusya’nın siyasi tutumu terör örgütlerine ve Esad rejimine güven vermektedir”

“Ne işimiz var Libya’da, ne arıyoruz Suriye’de?’ sorusunu soran gafiller süngüleri düşmüş, sadakatleri erimiş mağlup ve mankurtlardan başkası değildir.” ifadelerini kullanan Bahçeli, vatan müdafaasının sınır hattının Misak-ı Milli Haritası’nın son eşiğinden başlayacağını, Türkiye’nin haklarından, tezlerinden, ülkülerinden ödün vermesinin milli şerefini tartışmaya açacağını aktardı. 

Bahçeli, mücavir toprak ile ülkelerdeki mevcudiyetin yegane dayanağının uluslararası hukuk ve milli güvenlik mülahazaları olduğunu, sınır ötesindeki meskun mahallerden geri dönülmesi ve tehditlere boyun eğilmesiyle eş zamanlı olarak Türk vatanına hainler ve zalimlerin hücum edeceğine dikkati çekti. Suriye’de son iki hafta içinde 2 şehit verildiğini hatırlatan Bahçeli, şunları kaydetti: 

“İdlib’in güneyindeki M-4 Karayolu hala temizlenmiş değildir. Bugüne kadar Türk-Rus askerlerinden mürekkep birlikler 15 kez ortaklaşa devriye görevini yerine getirmişlerdir. Moskova Mutabakatı’nın üzerinden de 3 ay geçmiştir. Rus yönetiminin sık sık Türkiye’ye yükümlüklerini yerine getirme uyarısı sorumsuz ve sorunlu bir dilin aleniyet kazanmasıdır. M-4 Karayolu’nun 6’şar kilometrelik kuzey ve güneyinde mezkur mutabakat hükmü gereğince görevini harfiyen icra eden ülke Türkiye’dir. Bu kapsamda Libya ve Suriye’de ikili oynayan Rusya’nın siyasi tutumu güvensizlik aşılamakta, terör örgütlerine ve Esad rejimine güven vermektedir. Milli bekamızı tehdit eden terör musibeti vatan toraklarıyla birlikte sınır ötesindeki alanlardan muhakkak temizlenecektir. Toplumsal sinir uçlarımıza dokunan seri tahrik ve saldırganlıkların cevabı inanıyorum ki misliyle verilecektir. CHP’nin, HDP’nin, İP’in ve diğer ziyan olmuş siyasi zihniyetlerin müfsit ve müfrit zorlamalarına aldırış edip itibar edecek, milli ve ahlaki düşünen hiç kimse yoktur.”

Devlet Bahçeli, Suriye’nin geleceğinin bizzat Suriyeliler tarafından belirlemesi gerektiğini, fakat tezahür eden Suriye Anayasa Komitesi’nin 2. tur görüşmelerinin Cenevre’de 25-29 Kasım 2019 tarihinde başarısızlıkla sonuçlandığını aktardı.

BM Suriye Özel Temsilcisi’nin 19 Mayıs 2020’de, Suriye’de çatışan tarafların anayasa taslak çalışmaları için Cenevre görüşmelerini yeniden başlatmasıyla ilgili düşünce ve teklifi, Suriye meselesinin siyasi çözümü için yeni bir teşebbüs olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Türkiye tarihin doğru tarafında duruş göstermiştir. Kaldı ki komşu ülkelerin siyasi ve toprak bütünlüklerine de saygılıdır. Bu saygının hatalı yorumu, buna eklemlenmiş hunhar operasyon ve projeler aynısıyla ters tepecek, nifak eken felaket biçecektir. Türk milleti bölgesel ve küresel emperyalizme karşı tek ses, tek bilek, tek yürektir.” ifadelerini kullandı. 

“Yunanistan Savunma Bakanı’nın sözleri korkak bir meydan okumadır”

MHP lideri Bahçeli, son günlerde Yunanistan’ın sivil ve asker yöneticilerinden gelen tehditvari açıklamaların milli tahammülü zorladığını da aktararak, şunları kaydetti:

“Yunanistan yönetimi aba altından gösterdiği sopanın kendi tepesine ineceğinden ya habersizdir ya da nefret ve öfke selinin tesiriyle körleşmiştir. İki durumda da kaybedecek olan bellidir. Komşuluk hukukunu yok sayıp iki asırdır şantaj ve saldırgan bir siyasetin müellifi olan Yunanistan aklını başına almalı, denizin dibine gömülmek istemiyorsa denetim ve kontrolü elden bırakmamalıdır. Türkiye hiçbir küstahın sabah akşam tehdit edeceği bir ülke değildir. Herkes haddini hududunu iyi bilmelidir. Savaş baltalarını çıkarıp fütursuzca sallayanlar unutmasınlar ki Türk milleti muzaffer ve kahraman bir millettir. Yunanistan Savunma Bakanı’nın askeri çatışma ihtimalini de ifade ederek ‘Her türlü senaryoya göre hazırlık yapıyoruz.’ demesi korkak bir meydan okumadır. Türkiye Cumhuriyeti, stratejik bir tehdide dönüşen Yunanistan’ın Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve diğer milli konulardaki alçak hesaplarını alt üst edecek muktedirliğe sahiptir.

Ayasofya Camii’nde manevi aşk ve adanmışlıkla okunan Fetih Suresi’nden rahatsızlık duyan, egemen devlet vasfımızı hiçe sayıp hayasızca tepki gösteren Yunan Hükümeti’ne hatırlatırım ki Ayasofya fethin kutlu bir sembolü, kutsal bir emanetidir. Kıbrıs Limasol’daki Köprülü Camisi’nin avlusuna molotofkokteyl atanların ve Larnaka’daki Tuzla Camisi’nin duvarına Bizans bayrağı asanların kimlerden beslendiği aşikardır. Camilerimize yönelik bu çirkin saldırıları şiddetle lanetliyor, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin suçluları derhal bulup cezalandırmasını ümit ediyorum. Bizans’ı ihya peşinde koşan ahmaklar boşa kürek çekmektedir. Zulmün perdesi 567 yıl önce kapanmıştır. Ayasofya, Müslüman Türk milletinin fetih camisidir. Bu hakikat değişmeyecektir. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır. Ayasofya’dan çan sesi değil, Allah’ın izniyle ezan sesi yükselecektir.”

Devlet Bahçeli, uzun bir süredir milli ve manevi değerlerin seri ve sistematik şekilde istismara uğradığını, karanlık ellerin son günlerde provokasyonlarına hız verdiğini, zamanlama itibarıyla şüphe uyandıran bu düşmanca muamelelerin iç huzur ve barış ortamını bozmak, budamak, sabote etmek gayesi taşıdığını bildirdi. Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:

“İzmir’de bazı camilerimizin hoparlörlerinden korsan müzik yayını yapan alçaklardan Etimesgut’ta işlenen bir cinayeti Türk-Kürt karşıtlığına sabitlemeye çalışan satılmışlara, dahası Kiliselere yönelik saldırılarla birlikte Hrant Dink Vakfı’na gönderilen tehdit mektubuna varıncaya kadar fitne ve bozguncu emeller boş durmamıştır. 25 Mayıs 2020 Pazartesi günü ABD’de işlenen ırkçı cinayet sonucunda sokaklara çıkan göstericileri Türkiye’de emsal gösterip devamlı surette sokak edebiyatı yapan CHP ve yedeklerinin yangına körükle gitmeleri tehlikeli bir tuzaktır.

Türk yargısı hükmünü verdikten sonra Anayasa’nın 84. maddesinin 2. fıkrasına göre milletvekillikleri düşürülen ve işledikleri suçların hukuken karşılığını gören eski milletvekillerini müdafaa bahanesiyle CHP-HDP-İP’in aynı kareye girmesi ibretlik bir tablodur. HDP, usulü bir işlemin tamamlanması suretiyle milletvekilliklerinin düşürülmesi yönündeki uygulamalara ve kayyım atamalarına karşılık Türkiye’nin farklı noktalarından Ankara’ya yürüyüş başlatma kararı alması habis ve hain bir hedefin icra planlamasıdır.”

“Hiç kimsenin suç işleme ayrıcalığı veya özgürlüğü yoktur”

Kılıçdaroğlu başta olmak üzere, CHP’li yöneticilerin devamlı “Bizi sokağa çekmek istiyorlar.” beyanının sinsi bir hazırlığın, sokaktan iktidar ve ikbal devşirmenin gizli ajandası olduğunu değerlendiren Bahçeli, şunları kaydetti:

“Hiç kimse bu bayat numaraları yemeyecek, yutmayacaktır. CHP-HDP-İP şer bir amacın sacayağıdır. Kılıçdaroğlu’nun bedel ödemekten bahsetmesi, TBMM Genel Kurulu’nda CHP-HDP ittifakının sıra kapaklarına vura vura, ‘nefes alamıyoruz’ propagandasıyla gözler önüne serilmesi büyük bir tehdittir. Hakkında fezleke düzenlenen milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını 7 Mart 2016’da ilk kez dile getiren CHP Genel Başkanı’dır. ‘Bağımsız yargının önünde hesap verelim.’ diyen bizzat bu şahıstır. İki HDP’li, bir CHP’linin milletvekilliklerinin düşürülmesi adaletin ve demokrasi ahlakının zorunlu bir gereğidir. Nitekim kanun önünde herkes eşittir. Hiç kimsenin suç işleme ayrıcalığı veya özgürlüğü yoktur. 

Milletvekili sıfatını taşımalarına rağmen suç işlemiş şahısların, diğer tutuklu ve hükümlü kişilerin aksine, milletvekilliğinin sağladığı haklardan istifade talepleri, anayasal bir kuralın dönem sonuna bırakılmasını istemeleri, kınanması gereken bir çelişki, aynı zamanda da haksızlıktır. Bu haksızlık giderilmiş, adalet yerini bulmuştur. TBMM, teröre yardım ve yataklık yapan suçluların sığınacağı yer olamayacaktır. Terör örgütleriyle aralarına mesafe koyamayanların sonu bellidir, bundan da hiç kimse muaf tutulamayacaktır. 4 Haziran 2020 tarihinde Gazi Meclis ayıklanmıştır. Sokağa göz kırpan, sokakta gelecek arayan, yeni bir Gezi çıkmazına umut bağlayan, milletimizin huzur ve güvenliğine kast eden kim olursa olsun karşılarında Türk devletinin kudretini bulacaklardır. Cumhur İttifakı’nın dış destek ve tesirli muhtemel sokak hareketlerini kaynağında söndürmeye gücü yetecektir. Bekçilerimizi terörle ilişkilendiren, polislerimizi ve askerlerimizi hayasızca isnat eden gafiller sabrımızı test etmemelidir.”

Bahçeli, Kovid-19 salgınının yaralarını sarmaya azim ve inanmışlıkla çaba gösteren Türkiye’yi sokakların karanlığına, asayişsizliğin kundağına, kutuplaşmanın kuytusuna hiçbir mihrakın itemeyeceğini vurgulayarak, Türkiye’nin sokakta bulunmadığını, bu nedenle sokağa da teslim edilemeyeceğine dikkati çekti. 

İstikbal hedeflerini perdelemeye, istiklal sevdasını nefessiz bırakmaya hiç kimsenin provokasyon ve projesinin kafi gelemeyeceğine işaret eden Bahçeli, Milliyetçi Hareket Partisinin Türk milletine fedakarca, hiçbir karşılık beklemeden hizmete, sonu cefa da olsa sefa da olsa kararlılıkla devam edeceğini, Türklüğün sancağının inmeyeceğini, Türk milletinin hiçbir zulmete tamam demeyeceğini belirtti. 

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz