- Kamuoyuna Duyuru…! - 30 Nisan 2023
- 1915 Olayları ve Konuşulmayanlar - 25 Nisan 2023
- Neden Ak Partiliyim? - 24 Nisan 2023
Bir deli kuyuya taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış.
Din, insanlık tarihinde çok önemli bir gerçeklik olmuş ve olmaya da devam ediyor.
Bunun sebebi de, insanın inanma ihtiyacıyla yakından ilgili.
Bir de dinlerin insanlara hazır şablonlar sunması var tabi.
Aslında ikilem gibi de gelebilir.
Hem hazır şablonlar sunuyor, hem de akledin, düşünün, tefekkür edin diyor.
Kuran, diğer dinlerin insanlar tarafından bozulması ve yanlış kullanılması sebebiyle gelmişti.
Bu durum da ayetlerde açık olarak ifade edilir.
Hristiyanların ve Yahudilerin yanlış davranışları örneklendirilmiş ve net bir şekilde de ‘aman ha sizler böyle yapmayın’ uyarısı yapılmış.
Ama Hz. Peygamber’in vefatından hemen sonra Müslümanlar aynı yanlış davranışları yapmaya başlamışlar ve hala da yapmaya devam ediyorlar.
İslam Hukuku’nda ‘Azimet ve Ruhsat’ diye çok önemli bir ölçüt var.
Hemen şunu ifade edeyim, bütün Müslümanların bunu bilmesi zaruri. ‘Bilmiyorum, haberim yok’ diyen ve Müslümanlığını sürekli ön plana çıkaran bir şahıs, tam manasıyla Müslüman değildir gibi geliyor bana.
Olmazsa olmaz bir konu yani.
Azimet ve Ruhsat her ne kadar dini bir terim ve ölçüt gibi algılansa da, aslında hayata dair bir uyarlamadır.
Normal ve sağlıklı zamanlar Azimet, anormal ve hastalık durumlarında Ruhsat.
Bugün azimetten ziyade, ruhsatı yaşıyoruz ama illa da azimeti yaşıyormuş gibi yapıyoruz. Bunun sebebi de kişisel tatminler.
İnsan varlığı kendini tatmin etmek istiyor. Konu din bile olsa.
Müslümanların yoğun olarak yaşadığı bir ülke olan Türkiye’de her evde Ömer Nasuhi Bilmen’in İlmihali vardır sanıyorum. Bu ilmihalde bahsettiğim konu geçer: Azimet ve Ruhsat…
Müslümanlar bu ölçütü hayatlarına ikame etmiyorlar. Ya etmek istemiyorlar, ya da ikame etmelerine izin verilmiyor…
Bir TV programcısı kadın savcı ve hakim rolüne giriyor ve hatta Adalet Bakanı’na hak-hukuk dersi veriyor. İktidar ve ülkede yaşayan insanlar sadece izliyorlar.
Bir kişi bilmem kaç selefi grup silahlanıyor diyor. Ve bilgisi alınmak için (zanlı olarak değil) ifade vermeye çağrılıyor.
Selefilik: Kökeni Suudi Arabistan.
Ayet ve hadislerdeki konuları yorum yapmadan olduğu gibi alıp, kabul etmek.
Akıl, düşünme, kıyas yerine nass ve nakle önem vermek. Sadece ayet ve hadisleri olduğu gibi uygulamak.
Tanıma baktığımızda aslında bu kişi de selefi…
Acaba bu kişi istihbarat görevlisi de bizim mi haberimiz yok!
Eğer istihbarat görevlisi ise, acaba hangi istihbarat teşkilatı için çalışıyor?
Sürekli ifade ettiği gibi Hz. Peygamber’in sünneti ve örnek hayatı çok önemli değil sanırım.
Çünkü ortada çelişki var.
Sakal, sarık, cüppe sünnetini göklere çıkarırken, Hz. Peygamber’in uzun saç sünnetini hiç söz konusu bile etmiyor…
Ve bu duruma da Müslümanlardan hiç ses çıkmıyor.
Sarmal: Dolana dolana oluşmuş, birbirini izleyen kıvrımlı yapı.
Sarmal: İçinden çıkılmaz durum.
Dinler, insanları kötülükten alıkoymak için gelmiş. Bunun için de kötülüğün kaynağı olan şeytan hedefe konmuş ve şeytana uymama temel kıstas olarak alınmış.
Bütün bu emir ve yasaklar dairesinde sürekli şeytanla mücadele şart koşulmuş.
Yani bir bakıma dinlere tabi olanlar için, dinle şeytan iç içe geçmiş durumda gibi.
Kötülüğü ve şeytanı düşünmeden edemeyen bir kısır döngü yapısı oluşmuş gibi görünüyor.
Müslümanlar, ellerindeki Kuran’ın bozulmadığına olan inançları ile vakur bir şekilde din düzleminde önde gidenlerden.
Konu din ve tarikatlar olunca kartal gibi olup, parlıyorlar.
Konu kul hakkı ve hayatın içinde dini yaşama konusu olunca da, şartlara uymanın mecburiyetinden bahsediyorlar.
Tıpkı daha önceki zamanlardakiler gibi…
Tıpkı daha önceki dinlerdekiler gibi…
Din çok önemli bir gerçeklik vessselam.
Öyle olmaya da devam edecek.
Kabil ile Habil’den beri de insanlar aynı mücadeleyi sürdürdüler ve sürdürmeye de devam edecekler.
Rant ve menfaat elde etme hırsı olmayan samimi inananlar…
Rant ve menfaat için dini bile kullanan melek görünümlü şeytanlar…
Sevgi ve Bilgiyle kalın