Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: Rusya’nın Suriye’den çekilecek havası estirilmesi doğru ve gerçekçi değil

0

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, NTV’de konuştu. “Afrin’den Türkiye’ye yönelik tehditler ve saldırılar geliyor. Buraya istediğimiz zaman teknik planlamalar ne zaman yapılırsa müdahale ederiz, ansızın da girebiliriz.” diyen Çavuşoğlu, ABD’nin Kudüs kararıyla ilgili ise “Bölgede gerginliğe yol açmıştır adeta kışkırtıcı bir adım olmuştur. İslam dünyasından bazı ülkeler görüyoruz ki bir korku içinde.” dedi. Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ne katılabilecek Kürt temsilcilerin listesinin de Rusya’ya verildiğini açıklayan Çavuşoğlu, şunları söyledi:

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Rus askerlerini Suriye’den çekeceği yönündeki açıklamasına ilişkin, Rusya’nın daha önce de Suriye’den asker çektiğini fakat daha sonra çatışmalar şiddetlenince öncekini aşan miktarda tekrar asker getirdiğini hatırlattı.

Suriye’de öyle ya da böyle DAEŞ ile mücadelede önemli yollar katedildiğini dile getiren Çavuşoğlu, rejim, İran ve Rusya’nın üçlü ittifak içinde başka konulara da odaklandıklarının altını çizdi. Bölgede Rusya ve ABD’nin üsleri olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, “Dolayısıyla buradan çekilecek havası estirilirse bu doğru ve gerçekçi değil. Zaten Rusya’nın orada 2 tane üssü ve değişik bölgelerde konuşlandırılmış askerleri de var” diye konuştu.

Çavuşoğlu, Afrin’e ilişkin soru üzerine “Bizim Afrin veya başka bir yere girmemiz için ya da bize tehdit oluşturan teröristle mücadele etmemiz için orada birinin olması ya da olmaması gerekmez. Önemli kriter bize tehdit mi değil mi? Ve bunun zamanlaması” diyerek Türkiye’nin hedefinin şu anda ilişkiler kopuk olsa da rejim ya da başka ülkeler olmayacağının altını çizdi. Çavuşoğlu, şu an itibarıyla da böyle bir tehdidin söz konusu olmadığını vurguladı.

Halihazırda tehdidin terör örgütü PYD/PKK’dan geldiğine işaret eden Çavuşoğlu, böyle bir operasyon düzenlendiğinde de önceden bilgilendirme yapıldığını belirtti. Bakan Çavuşoğlu, YPG güçlerinin Afrin’den Rusya kontrolünde çekilip yerine rejim güçlerinin gelmesi gibi bir durumun söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine, “Suriye’de her türlü ihtimal olur. Önemli olan bu ihtimaller karşısında siz neler yapacaksınız? Olmaz denilen bir çok şey Suriye’de oldu. Bir yerde çatışma var, diğer yerde de facto bir şekilde işbirliği var” ifadelerini kullandı.

Putin’in dün Türkiye’ye yaptığı ziyarette, Suriye’ye ilişkin olarak, daha çok bundan sonra atılacak adımlar, siyasi süreç ve gözlemcilerin tam olarak yerleştirilmesi, Astana süreci ve Ulusal Diyalog Kongresi fikrinin konuşulduğunu anlatan Çavuşoğlu, bunların yanı sıra Türk Akımı, S-400, Akkuyu Nükleer Santrali ve ticaretin önünde kalan engeller gibi konuları da değerlendirme fırsatı bulduklarını dile getirdi.

“YPG KÜRTLERİN AZ BİR BÖLÜMÜNÜ TEMSİL EDİYOR”

Çavuşoğlu, “Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nde Türkiye’nin kırmızı çizgisi konusunda değişen bir şey var mı?” sorusuna, YPG’nin Kürtlerin tek temsilcisi olmadığı hatta Kürtlerin çok az bir bölümünü temsil ettiği yanıtını verdi. Türkiye’de Suriye’den kaçan 300 bin Kürt olduğunu belirten Çavuşoğlu, şu anda Suriye’nin yüzde 20’sini YPG yönettiği halde söz konusu Kürtlerin bu bölgelere dönemediğini söyledi.

Mevlüt Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

“YPG Kürtlerin az bir bölümünü temsil ediyor. Biliyorsunuz Suriye Ulusal Koalisyonu var, Kürt Ulusal Koalisyonu var. Bunun dışında Kürt gruplar var, Avrupa’da yaşayan Kürt gruplar da var. Biz zaten bunların hepsiyle temastayız. Yani biz Kürt kardeşlerimize karşı değiliz. Tam tersi onların yanındayız ama terör örgütlerine karşıyız. Dolayısıyla diyalog kongresinde Kürtleri temsil edecek çok sayıda değişik gruplar var, bunların liderleri de var, hatta değişik değişik aşiretler de var. Bunların isim listesini biz çıkardık, bu fikir ortaya çıkmadan önce de Rusya ile paylaşmıştık. Hatta Suriye’de YPG’nin kapattığı çok sayıda Kürt siyasi parti var. Tüm onların listesini Rusya’ya verdik. Rusya da onların bazılarıyla temasa geçti. Dolayısıyla Kürtleri kim temsil edebilir bunların çalışmasını yapıyor, İran ve Rusya ile de bunu paylaşıyoruz. Zaten YPG’nin burada olmasına İran da karşı.”

Çavuşoğlu, Rusya’nın bu konuda ikna olmasa da Türkiye’nin tutumuna saygı gösterdiğini belirterek Soçi’de de üç ülkenin birlikte karar vereceğini hatırlattı.

“TÜRKİYE’NİN ESAD İLE İLGİLİ TUTUMUNDA DEĞİŞİKLİK YOK”

Putin’in dün Suriye’de Esad ile görüştüğünün hatırlatılması üzerine, Çavuşoğlu, böyle bir görüşmenin ilk defa olmadığının herkes tarafından bilindiğine işaret etti. İran’ın da Esad’ı desteklediğinin bilindiğini söyleyen Çavuşoğlu, ancak Türkiye’nin Esad ile ilgili tutumunda herhangi bir değişiklik olmadığını vurguladı.

Çavuşoğlu, “Burada rejim ve muhalif grupların geçiş hükümetiyle ilgili bir uzlaşıya varması önemli. Bizim bu konudaki tutumumuz belli. Biz Esad’ın geçiş hükümeti de olsa Suriye’yi birleştiremeyeceğini, tam tersi ayrıştıracağını düşünüyoruz. Hatta Esadlı bir geçiş hükümetinde Suriye’nin şeffaf şekilde seçimlere hazırlanamayacağını da düşünüyoruz” dedi.

Bakan Çavuşoğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Zirvesi’ne kimin katılıp katılmayacağıyla ilgili, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) dışişleri bakanı seviyesinde katılacağını, henüz Suudi Arabistan’dan kimin geleceğinin ise belirtilmediğini, buna karşın Mısır’ın da dışişleri bakanı seviyesinde katılacağını belirtti.

Zirvede verilecek mesajların önemli olduğuna dikkat çeken Çavuşoğlu, “Bir ülkenin oldu bittisine karşı durmamız gerekiyor. Esasen o ülke niye yanlış yaptı sorusunu Amerikalılar bile cevaplayamıyorlar. Diğer taraftan ‘ben süper gücüm istediğimi yaparım’ anlayışının bugünün dünyasında geçerli olmadığını herkese göstermemiz gerekiyor. Süper güç böyle adaletsizlik yaparak olunmaz” diye konuştu.

Çavuşoğlu, ABD’nin bu yanlıştan dönmesini arzu ettiğinin altını çizerek yarınki zirvede güçlü mesaj verileceğini söyledi.

“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İİT Zirve Başkanlığını yürütüyor ve bu bugüne kadarki en aktif zirve başkanlığıdır. Daha önceki dönem başkanlıklarıyla kıyaslanmayacak derecede aktif bir dönem başkanlığı yürütüyoruz. Yeni oluşumlar kuruyoruz, kadın konseyi gibi. Bu örgütü reforme ediyoruz, yani yaptıklarımızla yetinmediğimiz için daha fazlasını yapmak istiyoruz” ifadelerini kullanan Çavuşoğlu, yarınki zirvenin çok kritik olacağını kaydetti.

“ÖYLE GÖRÜLÜYOR Kİ BAZI ÜLKELER, BU KARARI ALAN ÜLKEDEN FAZLA ÇEKİNİYOR”

ABD’nin Kudüs’ü “İsrail’in başkenti” olarak tanıması nedeniyle Arap dünyasından yeterli tepki gelip gelmediğiyle ilgili Çavuşoğlu, “Arap dünyasından çok net tepkiler de geldi, üst düzeyde tepkiler de geldi. Ama bazı ülkelerden çok düşük seviyede tepkiler geldi. Öyle görülüyor ki bazı ülkeler, bu kararı alan ülkeden (ABD) fazla çekiniyor. Görüyoruz ki dünyanın değişik birçok kesiminde Yahudiler de bu kararı benimsemiyor” değerlendirmesinde bulundu.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa’nın da bu karara tepki gösterdiğine işaret ederek “İslam dünyasından bazı ülkeler bir korku içinde. Kimden, neden korkuyorsunuz? Biz bugün Kudüs’ü savunmayacağız da ne zaman savunacağız. Müslümanların üç kutsal şehrinden biri olan Kudüs’ü savunamayacaksın da neyi savunacaksın?” ifadesini kullandı.

Zirvede, Kudüs’ün Filistin’in başkenti ilan edilip edilmeyeceğiyle ilgili Çavuşoğlu, “Biz yaptırımlara karşıyız. Oraya yaptırım, buraya yaptırım olmaz. Biz Doğu Kudüs’ün başkenti olduğu ve 1967 öncesi sınırları kapsayan bağımsız bir Filistin devleti diyoruz. Dolayısıyla bunlar tekrar vurgulanacak. ABD’nin aldığı bu karar reddedilecek ve yok sayılacak” dedi.

“Kararı ABD aldı, biz niye İsrail ile ilişkileri gözden geçiriyoruz?” sorusuna Çavuşoğlu, İsrail yönetiminin açıklamalarının görüldüğünü ve bu açıklamaların Ortadoğu’da barış yerine kaosu tetiklediğinin altını çizerek “Eğer İsrail uluslararası hukuku ihlal ederse, Gazze’ye saldırırsa ve illegal biçimde Filistin topraklarını işgal ederse, biz bunları eleştiririz fakat bizim eleştirimiz ve tutumumuzun düzeyi İsrail saldırganlığının düzeyi kadar olur” diye konuştu.

PENTAGON’UN AÇIKLAMASI

Pentagon’un Suriye’deki yerel güçlere destek olarak operasyonlara devam edileceğine ilişkin açıklaması hakkında da Bakan Çavuşoğlu, “Biz DAEŞ’e karşı operasyonlarda bir terör örgütü ile işbirliği yapılmasına ve o terör örgütüne silah verilmesine karşıyız” dedi.

Çavuşoğlu, Kilis’te geçen yıllarda 20’den fazla Türk vatandaşının DAEŞ saldırılarında hayatını kaybettiğini anımsatarak “Trump’ın verdiği söz bundan sonra YPG’ye silah verilmemesiyle ilgiliydi ve bunu net bir şekilde söyledi. Telefonu kapatmadan önce de bir kere daha teyit etti. Daha önce talimat verdiğini, esasen bu saçmalığın çok daha önceden bitmesi gerektiğini bizzat kendisi söyledi” ifadelerini kullandı.

Çavuşoğlu, “Eğer ABD Başkanı’nın sözü Pentagon’a geçmiyorsa, ABD Başkanı’nın sözünü kendi yönetimindeki farklı gruplar dinlemiyorsa, bu tabii ABD’nin iç meselesi olmakla birlikte netice itibarıyla bizi de ilgilendirir. Çünkü YPG’ye verilen silahlar bize yönelik tehdittir. İnşallah sözünü tutar” diye konuştu.

ABD İLE İLİŞKİLER

ABD’nin Ankara’ya hala büyükelçi atamamasına ilişkin soruya da Çavuşoğlu, bunun siyasi bir anlamı olmadığını söyledi.

Çavuşoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’a da Cenevre’deki samimi bir sohbet esnasında “Atamaları yapıyor musun?” diye sorduğunu anımsatarak Beyaz Saray’da ve Washington’da atamalarla ilgili bir boşluk ve durağanlık olduğunu kaydetti.

Söz konusu konunun ABD’nin iç meselesi olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, “Büyükelçinin şu anda atanmaması bize yönelik bir sorun değil” dedi.

Çavuşoğlu, ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz’un tutuklanmasının ardından ABD’nin attığı adımlara ilişkin şunları kaydetti:

“Bir yerel personelin tutuklanmasından sonra ABD bu adımları attı. Bir kişinin gözaltına alınmasından sonra bu adımları atıyorsunuz ama siz bizde darbe yapanı evinizde tutuyorsunuz, bizim düşmanımız terör örgütüne silahlar veriyorsunuz. O zaman bizim hangi adımları atmamız gerekiyor? Vatandaşlarımızdan da çok ciddi baskı geliyor ‘o adımı atın, bu adımı atın’ diye. Bu kişi sizin için neden bu kadar önemli? İstanbul’daki Metin Topuz neden bu kadar önemli? Çünkü FETÖ ile tüm temasları bu kişi yürütmüş, yapmış.”

BAŞİKA KAMPI

Türkiye’nin Başika Kampı’nda asker sayısını azaltma planı olup olmadığına ilişkin soruya Çavuşoğlu, “Başika Kampı şu anda gündemde değil” yanıtını verdi.

Çavuşoğlu, konunun dostane şekilde Irak yönetimiyle konuşulacağını belirterek Başika Kampı’nın amacının DAEŞ’e karşı yerel güçleri eğitmek olduğunun altını çizdi.

Türkiye’nin, Irak’ın ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü desteklediğine vurgu yapan Çavuşoğlu, “Bizim oradaki (Başika Kampı) amacımız, Irak’ın toprak bütünlüğünü ihlal etmek, onların kanunlarına karşı gelmek ya da onları hiçe saymak değil, DAEŞ’e karşı mücadele ki onların davetiyle gidilmişti” şeklinde konuştu.

Çavuşoğlu, Irak ordusu ve YPG’nin sınır güvenliği konusunda ortak çalışma kararı aldığına yönelik haberler hakkında da “YPG ile ortak karar niçin aldılar onu bilemiyoruz, kendileriyle görüşeceğiz. DAEŞ şehirlerden kaçınca kırsala gitti.” değerlendirmesinde bulundu. Çavuşoğlu, “YPG’den Irak’ın da rahatsız olduğunu çok iyi biliyoruz.” dedi.

AB İLE İLİŞKİLER

Avrupa Birliği’nin (AB) katılım öncesi mali yardımlarda kesintiye gitmesi hakkındaki soruya Çavuşoğlu, “Siz önce Suriyeler için verdiğiniz sözü tutun” karşılığını verdi.

Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“100 milyon avroyu versen ne olur vermesen ne olur? Bunu yaparak mı ilişkileri düzelteceksin? Bunu yaparak Türkiye’yi terbiye mi edeceksin? ‘Türkiye’ye nasıl davranacağını öğreneceksin’ diyoruz ama hala öğrenemediklerini görüyoruz. Artık AB’nin itibarı kalmamıştır. Kendi içinde de itibarı kalmamıştır.”

AB’nin Türkiye ile ilişkilerinde tehditle ve yaptırımlarla bir netice alamayacağını vurgulayan Çavuşoğlu, “Yaptırım uyguluyorsun Rusya’ya, ne netice alıyorsun?” sorusunu yöneltti.

Çavuşoğlu, “AB’nin bizimle ilişkilerini sağlıklı yürütebilmesi için dengeli, objektif ve yapıcı olması gerekiyor, çifte standarttan ve iki yüzlülükten uzak olması gerekiyor. Bunu anlatmaya çalışıyoruz, yoksa bizim AB ile ne sorunumuz olsun. Üyelik için başvurduğumuz bir örgütün kötü olmasını niye isteyelim? Bizim yaptığımız bu ülkelerin bize yönelik politikalarına karşı dik durmaktır. Dik durduğumuz zaman da bizden haz etmiyorlar” dedi.

Bakan Çavuşoğlu’na yöneltilen sorular ve alınan yanıtlar şöyle:

Rusya Devlet Başkanı Putin, Türkiye’den önce Suriye’deydi, Esad’la görüştü Mısır’a da gitti, Rus askerleri çekme talimatı verdi. Ne anlama geliyor sizce?

Daha önce de Rusya Suriye’den asker çekmişti bir kısmını çekmişti daha sonra çatışmalar şiddetlenince tekrar asker getirdi. Suriye ve Irak’ta DAEŞ ile mücadelede önemli mesafeler katedildi. Rejim İran ve Rusya başka konulara da odaklanıyorlar. Burada Rusya’nın da Amerikan’ın da üsleri var. Gözlemciler var ne kadar asker çekecek bakacağız. İdlib’de biz varız. Dün Sayın Cumhurbaşkanımızla Putin başbaşa görüşmeler yaptı. Siyasi süreç bundan sonra atılacak adımlar Astana süreci. İkili ilişkileri başta Türk Akımı S-400 gibi ticaretle ilgili konuları da değerlendirme fırsatı bulduk.

Rus askerinin çekilmesinin Afrin’e etkisi ne olur? Rus askeri çekilince rejim güçleri mi gelecek oraya? Ya da PYD ile bir anlaşma olabilir mi?

Bizim Afrin’e girmemiz için orada birisinin olması ya da olmaması gerekmez. Önemli kriter bize tehdit mi değil mi? Afrin’den Türkiye’ye yönelik tehditler ve saldırılar geliyor. Biz buraya istediğimiz zaman teknik planlamalar ne zaman yapılırsa müdahale ederiz ansızın da girebiliriz. Bize tehdit olursa hedefimiz rejim de olur. Şu anda böyle bir tehdit söz konusu değil. Şu andaki tehdit terör örgütünden geliyor PYD/PKK’dan geliyor. Böyle bir operasyon yapıldığı zaman önceden bilgilendirme yapılır.

Bir de siyasi çözüm arayışı var. Suriye Ulusal Diyalog Kongresi. PYD-YPG varlığı bu konu görüşüldü mü dün? Bir uzlaşmaya varılabildi mi? PYD dışında Türkiye’nin onay vereceği Kürtleri temsil edecek bir grup?

YPG Kürtlerin tek temsilcisi değil hatta Kürtlerin çok az bir bölümünü temsil eder. Bakmayın zorla insanları kendi silahlı ekibine dahil ettiğini. Şu anda Suriye topraklarının yüzde 20’sini YPG yönettiği halde bu Kürtler buralara dönemiyor. Biz Kürt kardeşlerimize karşı değiliz onların yanındayız. Diyalog Kongresi’nde Kürtleri temsil edecek çok sayıda değişik gruplar var bunların liderleri var hatta değişik değişik aşiretler de var. Bunların isim listesini çıkardık daha önce de Rusya ile paylaşmıştık. Onların listesini Rusya’ya verdik. Rusya da onların bazılarıyla temasa geçti. YPG’nin burada olmasına İran da karşı.

Esad’la yaptığı görüşme hatta Mısır’a gitmesi de önemliydi tabii. Bir mesaj alışverişi mi var? Ya da bir karar oluşumu?

Bize yönelik bir mesaj değil. Bizim Esad’la ilgili tutumumuzda herhangi bir değişiklik yok. Rejim ve muhalif grupların bir uzlaşmaya varması önemli. Esad olacak mı olmayacak mı? Biz Esad’ın Suriye’yi birleştiremeyeceğini düşünüyoruz. Esad’lı bir geçiş hükümetinde Suriye’nin gerçek anlamda seçime hazırlanamayacağını da düşünüyoruz.

Kudüs başlığına geçelim. ABD’nin kararının ardından Türkiye’nin adımı ne olacak? İsrail’le ilişkiler yeniden ele alınacak mı? ABD ile ilişkilerde herhangi bir adım atılacak mı? İslam İşbirliği Teşkilatı’nın yarın yapacağı toplantı önemli. Katılım nasıl olur?

Birleşik Arap Emirlikleri’nden dışişleri bakanı katılıyor. Henüz Suudi Arabistan’da kimin katılacağı belirtilmedi bugün belli olur. Katılım olup olmayacağını bilmediğimiz bir kaç ülke var. Mısır dışişleri bakanı düzeyinde katılıyor. Suudi Arabistan’dan net bir bilgi yok. Ama bugün belli olur katılıp katılınmayacağı. Neden böyle bir şey yaptı? Konuştuğumuz Amerikalılar bile cevap veremiyorlar. Süper güç böyle adaletsizlik yapmakla olmaz. Bu politikalarla sizi kimse takmaz şimdi takmadığı gibi. Yarınki zirvede güçlü mesaj vereceğiz. Arap dünyasından tepkiler geldi bazı ülkelerden az geldi. Görülüyor ki bazı ülkeler bu kararı alan ülkeden fazla çekiniyor. İslam dünyasından bazı ülkeler görüyoruz ki bir korku içinde. Korkunun ecele faydası var mı? Kimden korkuyorsunuz neden korkuyorsunuz?

Yaptırım kararı çıkar mı?

Yaptırıma karşıyız. Filistin’in tanınması için çağrıda bulunacak. ABD’nin aldığı bu karar güçlü bir şekilde reddedilecek yok sayılacak. ABD gibi bir ülkenin bu duruma düşmemesi gerekiyordu. ABD’ye hangi yaptırımı uygulayacaksınız? ABD’nin bu yanlıştan geri dönmesini bekleyeceğiz. Bu karar yok hükmünde sayılacak. Biz Doğu Kudüs’ün Filistin’in başkenti olduğunu tanıyoruz. 1967 öncesi sınırlar. Bu elbette yarınki metinde de olacak.

Kararı alan Amerika niye İsrail ile ilişkileri gözden geçiriyoruz diye görüş oldu. Ne diyorsunuz?

Biz ilişkileri normalleştirirken İsrail bize ‘Bundan sonraki süreçte İsrail’i eleştirecek misiniz?’ diye soru sordu. Eğer İsrail Filistinlilere saldırırsa topraklarını işgal ederse Filistin topraklarını çalarsa biz eleştiririz dedik. Bizim eleştirimizin düzeyi İsrail’in saldırganlığının düzeyi ile orantılı olur dedik. Amerika’nın aldığı kararın İsrail’e de bir faydası yok. Bölgede gerginliğe yol açmıştır adeta kışkırtıcı bir adım olmuştur. Biz bunu kabul edemeyiz. Şu andaki İsrail yönetimi bunun üzerine atlıyor. Şu anda İsrail yönetimi Filistinlilere zulmediyor.

ABD İLE İLİŞKİLER VE PENTAGON’UN AÇIKLAMASI

Biz DAEŞ’e karşı operasyonlarda terör örgütü ile işbirliği yapılmasına ve silah verilmesine karşıyız. Kilis’te 20’den fazla vatandaşımız hayatını kaybetti. Trump’ın verdiği söz bundan sonra YPG’ye silah verilmemesiyle ilgiliydi bunu net söyledi telefonu kapatmadan önce teyit etti. Bu saçmalığın çok daha önceden bitmesi gerektiğini söyledi. ABD Başkanın sözü Pentagon’a geçmiyorsa bu ABD’nin iç meselesi olmakla birlikte bizi de ilgilendirir. İnşallah sözünü tutar.

Cumhurbaşkanı’nın ‘Nasıl müttefiklik?’ diye sorduğu ABD ile ilişkiler gergin. Vize krizi, Hakan Atilla davası, Gülen’in iade edilmemesi, Kudüs başkent ilanı, YPG’ye yardımlar ve tüm bunlar olurken ABD Ankara’ya hala büyükelçi atamadı. Prosüder uzun sürer biliyoruz ama siyasi bir anlamı var mı sizce?

Siyasi bir anlamı yok. Tillerson’a (ABD Dışişleri Bakanı) da sordum atamaları yapıyor musun diye yeni birkaç tane atama yapmış. Beyaz Saray’da ve Washington’da atamalarla ilgili makaleler çıktı bir boşluk durağanlık var. Kendi iç meselesi ama büyükelçinin şu anda atanmaması bize yönelik bir sorun değil. Yargı bağımsızlığı diyorlar ya ben öyle düşünmüyorum. Bir yerel personelin tutuklanmasından sonra Amerika bu adımları attı. Bir kişinin gözaltına alınmasından sonra bu adımları atıyorsunuz ama siz bizde darbe yapanı evinizde tutuyorsunuz o zaman bizim hangi adımları atmamız gerekiyor. Bu kişi sizin için neden bu kadar önemli? İstanbul’daki Metin Topuz neden önemli? Çünkü FETÖ ile tüm temasları bu kişi yürütmüş yapmış.

BAŞİKA’DAKİ TÜRK ASKERİ VARLIĞI

Başika Kampı şu anda gündemde değil. Konuyu dostane şekilde Irak yönetimiyle konuşacağız. Kampın amacı DAEŞ’e karşı yerel güçleri eğitmek. Bizim oradaki amacımız Irak’ın toprak bütünlüğünü ihlal etmek değil DAEŞ’e karşı mücadele.

SINIRDA IRAK-YPG İŞBİRLİĞİ

YPG ile ortak karar niçin aldılar onu bilemiyoruz kendileriyle görüşeceğiz. DAEŞ şehirlerden kaçınca kırsala gitti. YPG’den Irak’ın da rahatsız olduğunu çok iyi biliyoruz.

AVRUPA BİRLİĞİ (AB) İLE İLİŞKİLER

Mali yardımları, 100 milyon dolar yardımı askıya aldık. 100 milyon dolarla mı bizi tehdit ediyorsunuz? Siz önce Suriyeliler için verdiğiniz sözü tutun. 3 milyar euronun sadece 800-900 milyon avrosunu verdiniz şu ana kadar. O sözünü bile tutmamışsın. Ben sözümü tutmuşum, Suriyelilere bakmaya da devam ediyorum. 100 milyon avroyla mı beni tehdit ediyorsun? Bunlar ucuz politika. AB ve AB üyesi birçok ülke bu popülizme yenik düşmüştür. 100 milyon doları versen ne olur vermesen ne olur? Bununla mı korkutuyorsun? Bunu yaparak mı Türkiye’yi terbiye edeceksin? Artık AB’nin itibarı kalmamıştır kendi içinde de itibarı kalmamıştır. Tehditle yaptırımlarla böyle bir netice alamazsın. Yaptırım uyguluyorsun Rusya’ya ne netice alıyorsun? AB’nin dengeli olması gerekiyor çifte standarttan ve iki yüzlülükten uzak olması gerekiyor. Üyelik için başvurduğumuz bir ülkenin kötü olmasını niye isteyelim? Avrupa’nın kötülüğünü niye isteyelim? Dik durduğumuz zaman da bizden hazetmiyorlar.

LOZAN TARTIŞMASI

Bizim Yunanistan’ın toprak bütünlüğü ile ilgili bir sorunumuz yok. Hala anlaşamadığımız adalar var. Burada birçok sözleşme yenilenmiştir hiçbir anlaşma yenilenemez diye bir anlaşma yok. Revize de edilebilir. Mesela serbest ticaret anlaşması 20 sene önce imzalanmış bugünü karşılamıyor. Mesela Türk ismini Batı Trakya Türkleri kullanamıyor. Lozan’da uygulanamayan şeyler de var. Tüm bunların gözden geçirilmesi gerektiğini söylüyor Cumhurbaşkanımız.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz