“Dünyadaki En Etkili 100 Kişi” Listesine Giren Tek Aşçı: Ferran Adria

0

Dünyanın en yenilikçi ve en sıra dışı aşçısı olan Ferran Adria’yı daha önce duydunuz mu bilmiyorum.

Bu yazımda Mavi Okyanus Stratejisi’nden ve Ferran Adria’dan bahsetmek istiyorum.

Mavi okyanus stratejisi, herkesin rekabet ettiği kızıl denizlere değil de, denenmemiş olan mavi okyanuslara yelken açmamızı öngörür. Mesaimizi, yoğunluğumuzu, herkesin bulunduğu, herkesin yaptığı işlerde harcamak yerine kendimize yepyeni alanlar keşfetmemizi önerir.

Daha önce kimsenin bulmadığı, bilmediği ve sadece bize ait olan bir sahaya ve bu sahayı ilk keşfeden olarak da bayrağı oraya ilk bizim dikeceğimiz gerçeğine işaret eder.

Mesele, farklı ve ilk olabilmekte. Kimsenin düşünmediği tarzda düşünüp yepyeni bir şeyler ortaya çıkarmakta.

Kısaca özetlediğim Mavi okyanus hakkında birçok kitap ve makale yazılmış. Daha detaylı incelenebilir.

Bu mavi okyanusun bize ne anlatmak istediğini birkaç örnekle daha ele alalım.

Bakın fikir girişimcisi olan bir akademisyen, bu mavi okyanusu kendisine şu şekilde uyarlamış. Diyor ki:

“Herkes şirketlerin sosyal sorumluluğu üzerine araştırma yapıp doktorasını o konuda yapıyordu. Ben bu konuyu şöyle bir araştırdım, bu konuda dünyada yazılmış olan 5 bine yakın makale/kitap var. Yani bu konuda yazılacak olan her şey yazılmış zaten. O zaman dedim ki, şirketlerin manevi sorumlulukları başlığıyla araştırmamı yapıp makalemi yazayım. Ve dünyada bu kavramı ilk yazan ben oldum. Yani oraya bayrağı ilk ben diktim, benden sonra da bu konuda çalışmalar yapılmaya başlandı.”

Bahsettiğim mavi okyanus bu işte. Zaten yapılmış olanla uğraşmak yerine yeni kavramlar ortaya koyabilmek.

Şimdi gelelim sıra dışı aşçı Ferran Adria’ya…

Ferran Adria, 1983 yılında İspanya’da bulunan El Bulli restoranında staj yapmaya başlar. Ertesi yıl ise mutfak ekibine dâhil olur. Kısa sürede şefliğe yükselen Adria, 1987-1994 arasında Cannes’e giderek ünlü şeflerin yanında çalışır. Ve yenilikçiliğin, sıra dışılığın ne demek olduğunu orada öğrenir.

İşte asıl mesele bundan sonra başlıyor. Ferran Adria El Bulli’ye tekrar döndüğünde bu mavi okyanusu uygulamaya koyulur. Yani yapılmayanı yapmaya.

Restoranın altı ay kapalı altı ay açık olmasına karar verir. Herkes yılın tüm günlerinde açık olan bir restoran için çabalarken, Adria ise yılın yarısında açık diğer yarısında kapalı olan bir restoran modeli ortaya çıkarır.

Yılın altı ayını Ar-Ge yaparak geçirirler. Nitelikli aşçılarla beraber takım çalışması yaparak yeni lezzetler, yeni yemekler üretirler. Restoranın açık olduğu altı ayda ise sadece akşam yemeği ve yemekte de Ar-Ge’sini yaptıkları yemekleri servis ederler.

Düşünün restoranınız altı ay boyunca kapalı ve bu sırada yaptığınız tek şey yeni lezzet üretmek. Yılın geri kalan altı ayında açık fakat bu sırada da yalnızca akşam yemeği servis ediyorsunuz.

Bu farklılık sayesinde her yıl bu lezzetleri tatmak isteyen 1 milyon kişi başvurur. İçinden sadece 8 bin kişi çekilişle belirlenir ve yemek ücreti sabit: 240 Euro.

Her müşteriye 38 farklı lezzet sunuyorlar. Her bir yemek görüntüsüyle, tadıyla vs. sanat eseri.

Bu sayede El Bulli, dünyanın en fazla kazandıran ve en bilinen restoranı haline gelir. İşte mavi okyanus, işte yapılmamış olanı yapmak.

Adria’nın hikâyesi burada bitmiyor tabii. Mavi okyanusların güzelliğini gören birisi limanlarda beklemez.

Adria, tam beş defa dünyanın en iyi restoranı seçilen El Bulli’yi de kapatır. Kendisi buna kapatma değil “dönüşüm” demeyi tercih ediyor. Sebebi ise yeni okyanuslara, mavi okyanuslara yelken açmak.

24 yılda iki bine yakın lezzet icat eden Ferran Adria, Dünyadaki En Etkili 100 Kişi listesine giren tek aşçı aynı zamanda.

Yenilikçiliği elden bırakmamak ve yapılmayanı yapmak için El Bulli’yi kapatarak Gastronomi Akademisi’ni kurar. İnanıyorum ki orada da sıra dışı aşçıları/şefleri yetiştirmeye ve yeni lezzetleri üretmeye devam ediyordur.

Dünyada milyonlarca aşçı var, Adria’yı onlardan ayıran özellik ise, yenilikçiliği, mavi okyanuslara açılabilmesi ve denenmeyeni denemesi. Bir önceki yazımda bahsettiğim geleceğin yetkinlikleri kavramı da tam olarak bu işte.

Nerede ve ne zaman yaşadığı önemli olmadan, sürekli öğrenebilme ve sürekli yeni okyanuslara yelken açabilme yetkinlikleri olan herkes, her devirde ortaya kaliteli işler çıkaracaktır.

Şimdi çuvaldızı kendimize batıralım. Bölümümüz, mesleğimiz her ne olursa olsun; kendi sahamızda ya da farklı sahalarda kızıl okyanuslarda devam mı edeceğiz? Yoksa mavi okyanuslara açılıp denenmemiş olanı deneyip, yapılmamış olanı mı yapacağız?

Sizin mavi okyanusunuz nedir acaba?

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz