Kitlesel Atrofi

0
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Gazetemizin yeni yüzü ve server değişimi sebebiyle birkaç gün inzivaya çekildik.

İlk başta zor oldu bunu kabullenmek ama mecburiyet karşısındaki kabullenmenin verdiği dinginliği hissedince bir rahatlama oldu gerçeği söylemek gerekirse.

Olması gerekiyordu ve oldu.

Gazetemizi yayına ara vermeden yapabilseydik iyi olurdu ama olmadı. Daha iyiye gitmek için arada duraksamak ya da geri durmak gerekiyor. Bunun bilincinde olduğumuzdan çok üzülmedik. Ama tam da gündemin yoğun olduğu bir zaman aralığına denk geldi.

Gergerlioğlu’na yapılan hukuksuzluk diyorduk, HDP’nin kapatılması talebi geldi. ‘Aman efendim noluyor’ derken gece yarısı kararları ile Merkez Bankası başkanı görevden alındı. Onun şaşkınlığını atmadan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığı duyuruldu.

Kelimenin tam anlamıyla ‘Aha biz şok’ olduk.

Bu kadar hızlı gelişmeye zihin mi dayanır!

‘Ya durun’ demeden bir diğeri geliyor.

Bayramlardaki sohbetlere benzettim bunu.

Bir misafir gelir onunla bir konuyu konuşurken, başka bir misafir gelir başka konu açar. Hadi bakalım oradan oraya atlarız. Gelenler, gidenler…

Koca bir ülke bu moddayız.

Her gelişmede hop oturup hop kalkıyoruz.

Siz bu yazıyı okurken eminim bir gözünüz de dövizde olacak. Ben yazımı satırlara dökerken haberler gelmeye başladı bile.

Toplumsal dumuru yaşıyoruz ve bu azgın sular durulmuyor ve şiddetini arttırarak devam ediyor.

Dumur, Arapça’dan dilimize geçmiş bir kelime. Anlamı körelme ya da küçülme.

Bir de tıp terimi var: Atrofi.

Atrofi ise normal büyüklükteki bir organın sonradan küçülmesi.

Tıpçılar ‘yeterli sayıda hücrenin etkilenmesiyle birlikte tüm doku ve organ küçülür’ de diyorlar.

Dumur kelimesinden daha uygun gibi geldi bana. Hele ki dövizdeki bu hızlı yükselişi de düşünürsek, vatandaşlarımızın gelirlerinin nasıl küçüldüğüne de anlamlı bir açıklama olur.

Toplum olarak küçülmeyi yaşıyoruz.

Her yönden.

Zihinsel, dini, ahlaki, ekonomik, kültürel ve umutsal.

Bırakın sorunları çözmek için tartışmayı, konuşamıyoruz bile.

Birileri, cam fanusun içinden dışarısı için ahkam kesiyorlar. Kendi balonları içinde kendi kendilerine kalarak hayatı, ekonomiyi, ülkenin gidişatını iyi sanıyorlar.

İstanbul Sözleşmesi mi dediniz?

Neyini konuşabiliriz ki, zaman yok, bakın şimdiki konu ekonomi.

Dolar ve Euro.

Pandemi sebebiyle işyerlerini açamayan insanlarımıza ne diyeceğiz? Zorluklarla mücadele ederken yapılan kongreleri nasıl açıklayacağız?

Bu sorularla meşgul olup uykusu kaçan bürokrat ya da politikacı var mıdır sizce.

Bence yoktur, sanmıyorum.

Çünkü toplumsal atrofideyiz.

Her şeyimizi zaman içinde en az yarım birim aşağıya çektik. Evet, yarım az oldu %75.

Bunun sebebi de yönetim ve yönetim tarzı. Doğruya doğru.

Hep diyoruz ya, ‘neye layık iseniz ona göre idare olunursunuz’ durum aynen böyle.

İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığına dair haber geldiğinde insanlar sokaklara dökülmeliydi.

Haklarını aramalılardı.

Ama olmadı.

Çünkü dumur durumundayız. Yani körelme.

783.562 km2 lik, 82 milyonluk bir ülkeyi birisinin, birilerinin seviyesine indirdik ki, rahatsızlık hissetmesinler. Her konuda fikir beyan edebilsinler diye.

Kültür ve bilimsel çalışmalar da buna dahil.

Bundan da güzel sonuçlar çıkar diye umuyoruz.
Neden olmasın.

Başta dediğim gibi, kimi zaman durmak, duraksamak, geri çekilmek gerek.

Her şeyi daha iyi gözlemlemek ve anlamak için.

Sevgi ve Bilgiyle kalın

Önceki İçerikİstanbul Sözleşmesi’nden neden çıktınız?
Sonraki İçerikMerapi Yanardağı’nda turuncu alarm!..
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz