Sabır ile İmtihan

0
gündogdu
Mehmet Gündoğdu
Latest posts by Mehmet Gündoğdu (see all)

“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz (imtihan ederiz). Sabredenleri müjdele. Onlar; başlarına bir musibet gelince, ‘Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aid’iz ve şüphesiz O’na döneceğiz’ derler. İşte Rableri katından rahmet ve merhamet onlaradır. Doğru yola ulaştırılmış olanlar da işte bunlardır.” (Bakara, 2 /155-157)

Bu  âyette belirtildiği gibi insan dünya hayatında çeşitli şekillerde sıkıntı ve musibetlere maruz kalabilir; korku ve açlığa/kıtlığa duçar olabilir, mal ve canına zarar gelebilir ve doğal afetlerle karşılaşabilir. Bu durumda bile müslüman hayattan ümidini kesmez. Allah’ın bahşettiği sabır ihsanı sayesinde aklını kullanarak çıkış yolu arar.

Hz. Peygamber (s.a.s)’den rivayet edilen bir hadiste müminlere musibetler anında şöyle davranmaları buyrulmuştur:  “Sevabın çokluğu, belânın büyüklüğüne göredir. Allah (c.c) bir topluluğu sevdiği zaman, onları muhtelif musibetlerle imtihan eder. Kim bu musibetleri sabırla karşılarsa Allah Teâlâ ondan hoşnut olur. Ve kim musibetleri sabır ve tevekkülle karşılamaz isyan ederse o da Allah (c.c)’ın gazabına müstahak olur” (İbn Mâce, “Fiten”, 23).

Bu bakımdan başımıza gelen hadiseler musibet ve felaket cinsinden  olsa bile, sabredip, bunlardan ders çıkarıp, ibret almak suretiyle hem Allah’ın gazabından hem de daha büyük felaketlere düşmekten emin olmanın gayreti ve tedbirleri içerisinde olmamız gerekir.

Kur’an-ı Kerim’de yüce Allah’ın çok sabırlı olduğunu ifade eden birçok âyet-i kerime vardır. Bu itibarla çok sabreden anlamına gelen “sabûr” kelimesi Esmâü’l- Hüsna/Allah’ın güzel isimlerinden birisidir (Bk. Tirmizî, “Da’avât” 81).

Yüce Allah’ın kullarına ihsan buyurduğu en hayırlı lütuflardan birisidir sabır. Ebu Saidi’l-Hudrî (r.a), “Hiç kimseye sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir ihsanda bulunulmamıştır.” (Buhâri, “Zekât”, 50) demiştir.

Eğer insana sabır ve metanet gibi önemli özellikler bahşedilmemiş olsaydı dünyada başına gelebilecek muhtemel olumsuzluklar karşısında çaresizlik girdabına düşerek yaşama ümidini kaybedebilirdi.

Bu itibarla sabır her türlü olumsuzluklar karşısında insanı hayata bağlayan en büyük bir nimet olarak algılanmalıdır.

Esasen sabır, sadece feryat ve figan etmekten kaçınıp boyun bükerek beklemek değildir. Mümin öncelikle vakayı kabul ederek Allah’ın korumasına ve yardımına sığınır ve daha önceki durumundan daha güzel bir sonuca nasıl erişebileceğinin gayreti ve çalışması içinde olmalıdır.

Böyle bir mümin de Allah’ın sevgisini ve yardımını kazanmış olur.

Ayrıca başımıza gelen musibetler Allah’ın bizi sevmediği anlamında gelmez. Zira insan olmanın bedeli nimet ve bela ile iç içedir. Allah’ın bir imtihan vesilesi olarak dünyada kurduğu düzende iyiliklerle-kötülükler, nimetle-külfet beraber yürür. Nimetlere ve iyiliklere şükretmek kadar,  musibet anında sabrederek metaneti korumak erdemli bir mümin olmanın işaretidir.

Hz. Peygamber “Sabır, musibetle karşılaştığın ilk andakidir” buyurmak suretiyle (Buharî; “Cenâiz” 43) insanı her yönüyle sarsabilecek hadiselerin ilk anında bilinçsizce davranışlarda bulunarak daha kötü bir sonuca düşmekten bizleri sakındırmak istemiştir.

Neticede dünya hayatında başımıza gelen  olumsuz hadiseler, bela-musibetler karşısında; bedbin olmadan, teenni, sabır, sebat ve vakarla yürüyebilirsek kendimizi dünyada başımıza gelmesi muhtemel daha kötü sonuçlardan koruduğumuz gibi ahirette de Allah’ın cennetiyle mükâfatlandırılmış oluruz.

Nitekim âyet-i kerimede şöyle buyurulur:

“Sabretmenize karşılık selam sizlere. Dünya yurdunun sonucu (olan cennet) ne güzel yerdir!” (Ra’d, 13/24)

Vesselam.

(Kaynak: geniş bilgi için bkz; Kur’an’dan Öğütler-II,305)

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz