Bu Ülkede Herkese Güvenebilirsin

0

“Bu ülkede herkese güvenebilirsin. Korkmadan, çekinmeden ve gözün arkada kalmadan güvenebilirsin. Kırarlarsa tazmin ederler, zarar verirlerse karşılarlar. İncitirlerse mutlaka özür dilerler. Hiçbir hataları olmasa da, başka ülkeden gelenlere sırf tam tanımadıkları için, farkında olmadan üzdükleri şeyler için de avans olarak özür dilerler…”

Bahsedilen ülke maalesef Türkiye değil. Birkaç örnek daha vereyim bu ülke hakkında:

Bu ülkede kimse kimseye kazık atmaz.

Birisi yerde para bulsun, derhal polise teslim eder.

Yolda cüzdanını kaybettiysen, cüzdan senden önce eve gider.

Trende cüzdanını düşürdüysen, cüzdan aynı koltukta seni bekler. (Test edilmiş kısa bir hikaye aktarayım. Turist olan bir kişi istasyonda iner ve istasyonun çıkış kapısına geldiğinde cüzdanının olmadığını fark eder. Kartlar, paralar vs gitti der. Görevliye giderek durumu anlatır. Görevli sakin bir şekilde: “Trende düşürdüğünüze eminseniz, aynı tren şu kadar dakika sonra tekrar bu istasyona gelecek. İndiğiniz kapının yerini hatırlıyorsanız orada bekleyin. Düşürdüğünüz koltukta ya da yerde cüzdanınızın durduğunu göreceksiniz” der. Tam söylenilen dakikada tren gelir ve cüzdanına hiç dokunulmadığını görür.)

Bu ülkenin insanları yere çöp atmaz. Sokaklarda çöp tenekesi bulunmaz. (Sokaktan çöp kutusu kaldırılınca, sokak çöp atılabilir bir yer olmaktan çıkıp gitmiş insanların zihninde.)

Tahmin ettiğiniz gibi, bu ülke bizleri sürekli şaşırtan, birbirinden ilginç icatlarıyla sürekli gündeme gelen Japonya.

Japonları, çok okuyan, sürekli yeni şeyler geliştiren, çalışkan insanlar olarak duyduk, duyuyoruz. Ben de “güven” ve “dürüstlük” konusunda nasıl olduklarına biraz değinmek istedim.

Bu notları, Japonya’ya gitmeden önce alıp okuduğum ve çok istifade ettiğim “Japonya, Gittim Gördüm, Yazdım” kitabından derledim. Kitabın yazarı Yüksel Görmez. 2010 yılında Tokyo’ya Merkez Bankası Temsilcisi olarak atanan Görmez, orada kaldığı yıllarda, gözlemlediği Japonları yazmış. Japonya’yı ve Japonları merak ediyorsanız bu kitabı kesinlikle okuyun derim.

Benim başımdan geçen bir olayı da sizlere aktarayım. Tokyo’da bir üniversiteyi gezmeye giderken, bizim belediye otobüslerine benzer bir otobüse binmiştik. Bizdekinin tam tersi, binişler orta kapıdan, inişler ise ön kapıdan yapılıyor. Ücretler ise kesinlikle ineceğin zaman ödeniyor. Hatta bir ara ücreti makineye yatırma teşebbüsünde bulunduğumuzda kat’iyen yapmamamız gerektiğini söylediler. İneceğimiz yere vardığımızda, otobüsün içindeki para makinesine ücreti vermeye yöneldik. Kaç durak geldiysen o kadar ücret veriyorsun. Bir durak 100 Yen, 3 Durak 150 Yen, 10 Durak 350 Yen gibi tuşlar vardı. Bizi gezdiren ev sahibimize dedim ki: “Kaç durak gidildiğini kim sayıyor. Ya fazla durak gidip az gitmiş gibi tuşa basıp para ödersek?” Verdiği cevabı tabii ki tahmin ediyorsunuz: “Bunu ancak yurt dışından gelen senin benim gibi turistler düşünür:) Japon asla başkasının hakkına girmez. Kimse bilmese de, kaç durak geldiyse o kadar ücreti öder.”

Bir onlara bakıyorum bir de kendi halimize, diyecek çok şey varken bir şey diyemiyorum.

Bir zamanlar “güven”in nice örneklerini yaşatmış bizim coğrafya. Sadaka taşları buna çok güzel bir örnek. Kimse görmese de herkesin ihtiyacı kadar para aldığı bir taş. Tabi “bir zamanlar” deyip kenara çekilmemek lazım. Bu zamanlar tekrar yaşatılmalı ve yaşatılacaktır da.  Bu değerlerimizin modern şeklini Japonya yaşıyor, yaşatıyor.

Ülkemizde de birçok insanın dürüst ve güvenilir olduğuna inanıyorum ancak genel olarak topluma yansıyan maalesef bu değil.

Bunları sadece Japonya’yı tanıyalım diye yazmadım. Onları takdir etmemek elde değil. Gelin birbirimize karşı dürüst olalım ve kimseyi kandırmaya çalışmayalım. “Ama o şöyle”, “ama şu böyle” laflarını bir kenara bırakarak kendimize bakalım ilk önce. Ben “her konuda dürüst olmaya çalışacağım, kimsenin hakkını yemeyeceğim ve de güven duyulan bir kişi olacağım” diyerek üzerimize düşeni yapalım. Herkes kendi kapısının önünü temizlerse tüm mahalle temiz olur demeyeceğim, herkes kalbinin içini temizlerse dünya tertemiz olacak.

Çünkü dürüstlük ve güvenilirliktir bizi biz yapacak olan.

Kemal Sayar’ın Güven başlıklı yazısından bir kesitle bitireyim:

“Güven bir ülkeyi ayakta tutan manevi sermayedir. Tarihe güven, insana güven, millete güven, devlete güven. Kendine güven. Çok yara aldık buradan, çok incindik. İncindiğimiz yer en çok güçlendiğimiz yer olmalı. Öyle bir bağlanmalıyız ki kırıldığımız yerden, eskisinden daha güçlü, daha mukavim olmalıyız.  Pasif bir insan hakları bakış açısı arkamıza yaslanmamızı ve birinin haklarımızı bize dağıtmasını ister. Hayır, haklarımızı istiyorsak önce eyleme geçelim ve birbirimize karşı ödevlerimizi yerine getirelim.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz